6 Silahşorlar


Uzun ve kasvetli bir kışın ardından güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.
Halen bizimle tam iş birliği yapmasa da önümüze bazı fırsatlar çıkarttı.
Tüm kış kapalı ve yağmurlu ve de oldukça soğuk geçti. Biraz bizim tembelliğimiz, biraz gündelik hayatın keşmekeşi, biraz da doğa ananın engelleri sebebiyle kışı kamp yapamadan geçirdik.
Bahar yüzünü gösterir göstermez kamp planı yapmaya başladık.
Bu sefer de geniş bir katılım planlayarak yola çıktık. 10 kişi olacaktık.
Ama maalesef hem hava durumu hem de bazı kişisel sebepler planın gerçekleşmesine imkân vermedi.
O yüzden bir kaç erteleme sonrası Nisanın 3.haftası Saroz’a gitmeye karar verdik.
Bu sefer 6 kişi olabildik.
Ben, Gökhan, Ulvi bir araç, Altuğ, Soner ve Mustafa bir araç toplam 6 kişi Cuma gecenin ilerleyen saatlerinde yola çıktık.
Yol boyu çorba içecek yer aradık ama yolculuğumuza gece 2:00 civarında başladığımız için her yer kapalıydı.
Ulaşımı kolay, yolculuk süresi az ve bildiğimiz yer olduğu için Saroz’u tercih ettik.
Kahvaltı hazırlığı
Gökçetepe kamp alanı bitişiğinde koylardan birine yerleşmeye karar vermiştik.
Sabahın erken saatlerinde gün aydınlandıktan hemen sonra hedefe ulaştık. Hafta boyu yağan yağmurdan dolayı yollar su birikintileri ile doluydu ve balçıktı. Araçları fazla zorlamamaya karar verdik.
Yollar çamurlu
Saroz Körfezi ve Kahraman Burak yazımızda da bahsettiğimiz koya yerleşmeye karar verdik. Bu sefer kahramanımız yanımızda değildi maalesef.
Araçları yola yakın bırakıp eşyaları aşağı sahile taşıdık. Zemin yer yer ıslak ve çamurlu olduğu için uzun zaman önce temel olarak hazırlanmış beton zemin üzerinde malzemeleri yerleştirmeye karar verdik.

Yuva
Bizim ekip ağaçların altına yerleşti ve yağmur koruma tentelerimizi de hazırladık.
Diğer ekip ise beton zemin üzerine büyük ağacın yanına yerleşmeye karar verdi.
Ateşle bebek
Kahvaltı sonrası yavaş yavaş kamp etkinlikleri havasına girecektik ki kapanan hava ve hafiften atıştıran yağmur yüzünden hızlıca plan değiştirip çadırları ve yağmur tentesini birleştirip, kendimize nefis bir yaşam alanı hazırladık.

Yağmurdan kaçtık... Doluya tutulmadık...

Yağmur başlamadan önce yanımızdaki boş alana başka bir ekip 4-5 araba ile gelip yerleşti. Onlardan güç bulup biz de bir aracı aşağı indirmeye karar verdik. Altuğ arabasını alıp kamp alanının yanına çekti. Böylece aracı hem depo hem de tente bağlayacak bir kazık olarak kullanabildik J

Yağmur hafif yağdı. Kısa sürdü. Bir süre sonra da yeniden güneş çıktı. Biz de kamp oyunlarımızı oymaya başladık. Gökhan’la aldığımız ok ve yay ve benim havalı tabanca yanımızdaydı. Elbette dalış yapacak ekip de malzemeleri almıştı.

Shot me down, bang bang!
 Dalış ekibi işi biraz boşlayınca daha çok diğer oyuncaklarımızla oynadık.

Rastgele
Akşam yemeğimiz ise harika oldu. Etraf ıslak ve odun açısından fakir olduğu için tatmin edici bir ateş yakamayız diye düşünmüştük ama harika bir ateşimiz oldu ve bütün gece bizi ısıttı.
Gece müthiş bir soğuk vardı. Hepimiz gece boyu rahatsızlık çektik. Ben şahsen sadece sabaha karşı bir kere uyandım… Ulvi kendi çadırında bayağı bir acı çekmiş, Gökhan’da sabaha kadar bölük pörçük bir uyku uyudu. Diğer çadırda da benzer bir durum varmış.
Yemek, en önemli şey...



Huzur verir...

Dolunay doğarken


Ancak sabah harika bir güne kalktık. Pırıl pırıl güneşli bir hava ve oldukça sıcak bir gün oldu.
Deniz kenarında uzun ve nefis bir kahvaltı yaptık. Sonrasında da günü bir önceki gün gibi oyunlarımızla renklendirdik.





Şampiyonların kahvaltısı

Akşamüzeri dönüş yoluna geçtik. Önce yol üzerinde çamura bulanmış arabaları yıkadık sonrasında da birkaç kısa mola verip İstanbul’a vardık.
Biz Ulvi’yi son Marmaray trenine yetiştirmek için diğer araçtan ayrılıp Florya’ya girdik. Gece 23:00 civarı eve varmıştık.
Uzun bir aradan sonra yeniden kamp yapmak hepimize çok iyi geldi.
Yola çıkar çıkmaz bir sonraki kampın planlarına başladık bile.
Yeni planımız Çanakkale Boğazı’na gitmek ve dalış amaçlı bir kamp yapmak.

Deniz kızı mı o...

At, Avrat, Yunan Guard 


Mirabaaaa...

Dikkatli bakarsan yıldızları görebilirsin

Ulvi, Ulvi, Ulvi....

Guardians of the Galaxy

Residents of the Galaxy

7... Yedim, yedik, yediler.

Sineği gözünden vurdum...

Güneş ısıtmaya başlarken...

Baltalı ilah

Odun aramak çok ciddi bir iştir...

Uzaklaşsak buralardan....

O kadar kestik, arabaya yükleyip götürelim bari...

Master chef...

Six Musketeers

 Nisan 2019






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bozcaada ve tütsülenmiş Burak

Balaban'da trekking

Kındıracı İnönü