Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tren Gelir, Hoş Gelir: Episode I – Geçmişten Gelen Hayalet

Resim
Çocukluğumdan beri trenler hoşuma gitmiştir. Hatırladığım bazı resimler var, soluk anılar, tren resimleri çizmiştim. Büyüdükçe trenleri sevmeye devam ettim ama hiçbir zaman bir tren uzmanı yada tren konusunda hobisi olan biri olmadım. Tren yolcuğu her zaman ilk tercihimdir ama Türkiye’de tren altyapısı o kadar gelişmiş olmadığı için, şehirlerarası yolculuklar hep otobüs yada uçakla oldu. Çok eskilerde Bandırma aktarmalı İzmir’e, yada Başkent ekspresi ile Ankara’ya, hatta bir keresinde Fenerbahçe maçı için trenle yine Ankara’ya gitmişliğim vardı. İlk fırsatını bulduğumda Eskişehir – İstanbul arasında hızlı trene bindim. Şehir içinde eğer bir yere trenle gitmek mümkünse mutlaka o yolu seçtim, bazen daha uzun sürse bile. Hatta ortaokul ve lise yıllarında sadece eğlenmek için Bakırköy’den trene biner, Sirkeci’ye gider, oradan tekrar binip bu sefer Yeşilköy hatta daha ileriye kadar gidip tekrar Bakırköy’e dönerdim arkadaşlarımla. Çocukluğumda tren oyuncaklarım oldu. Sonrasında da orta

Cehenneme Hoş Geldiniz

Resim
Özellikle benim açımdan çok yoğun, yorucu ve stresli geçen bahar ve haziran ayından sonra böyle bir gezi çok gerekliydi. Covid ve Ukrayna Rusya savaşı derken 2 senedir sakin giden işler öyle bir patladı ki, nisan ayından haziranın sonuna nasıl geldiğimizi anlamamıştım. Kındıra ekibi yine sözleştik. Bu sefer hedefimiz Kırklareli Kızılağaç köyü yakınındaki Cehennem Şelaleleri. Hazırlıklarımızı hem yerleşik kamp hem de yürüyüşe göre yaptık. Basit bir yeme içme planı hazırladık. Araba ile uygun bir yer bulabilirsek araba yakınında masalı sandalyeli bir kamp, ya da yürüyüş yapıp arabadan uzakta bir yerde daha basit bir kamp yaparız diye düşündük. Cuma gecesi Ulvi gelemeyeceğini söyleyince ekip 3 kişiye düşmüş oldu. Burak, Gökhan ve ben. Cumartesi sabahı gelip beni aldılar. Daha önce Ulvi ve Atilla ile dönüş için kullandığımız eski Kırklareli yolunu kullanmaya karar verdik. İstanbul Havalimanı yoluna girip, havalimanı ve otoban bağlantılarını geçtikten sonra yola girdik. Geliş gidi

Kındıracı Despot

Resim
  Covid, enflasyon, doların coşması, ekonomik kriz falan derken bir kışı daha düşe kalka atlattık. Yine bir takım Covid kısıtlamaları, Omikron varyantı ile 100 binleri bulan günlük vaka sayısı, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile çalkantılı günler geçirdik. Havalar da hafif hafif ısınmaya başlamış, yaz da kendini hatırlatmıştı. Daha yaza çok var desek de sanki yaz aylarının bir fragmanı gibi hava ılıklaşınca Nisan’ın başında gidelim dedik yine. Kaldığımız yerden devam edelim. Kındıracı ekip toplaştık da düştük yollara. Bu sefer istikamet Ege, Saroz körfezinin güney sahillerinde Despot koyu. Amaç macera falan değil. Daha önce gittiğim bir yer. Sadece dostlar arasında güzel bir hafta sonu, açık hava, güneş ve Gökhan’ın balık vurma umudu… Nisanın ikinci haftası için sözleştik. Yola çok da erken çıkmadık. Ulvi gelip beni aldı, oradan Bakırköy’e gittik. Ulvi’nin arabadan eşyaları Burak’ın Duster’a aktarıp, Burak ve Gökhan’ın sabah aldığı poğaçaları yiyerek yola çıktık. Yolda ufak bi

Kındıra

Resim
Zor bir kış olacak diye bizi korkuttular. Yok havalar çok soğuk olacak, yok güneşe hasret kalacaksınız, yok yeni varyantlar türeyecek, yok Covid vakaları coşacak … Biz de inandık bilim adamlarına, düştük yollara. İyi ki de düşmüşüz zira bu yazı kaleme alınırken aradan geçen 5 ayda yukarıda bahsedilen her şey gerçekleşti. Burnumuzu çıkaramaz olduk. Üzerine bonus olarak ekonomi çöktü, döviz fırladı, enflasyon azdı, bir keyfimiz kalmıştı kamp, o da artık lükse girer ordu. Bu sefer ekip dar, ekibin kodu “Kındıra”, çünkü gittiğimiz yerin adı o. Ekip elemanları Burak, Ulvi, Gökhan ve ben. Ekimin son haftasına karar kıldık, havalar iyice buza kesmeden… Planı Gökhan yaptı. Hedefi Bolu civarı yaylalar olarak belirledik. İlk olarak Çiğdem Göleti ve Turnalık Yaylası dedik. Temel malzeme, iki çadır, tabureler ve hazır yemeklerden oluşan bir beslenme şekli ile plan yaptık. Amaç araba ile belli bir noktaya gidip, gerekirse çantalar ile uygun bir kamp alanına yürümekti. Tabi arabaya yakın