Dağ Evi


Dağ Evi
Bu seneki hedeflerden biri de günübirlik doğa gezileri yapmak.
Yakın mesafelerde hem keşif hem de antrenman turları yapmak istedik.
Keşif gezisi, ileride çadır kampı yapmaya uygun mekânları belirlemek için.
Antrenman ise hem kondisyon geliştirmek hem de ateş yakmak, yol ve iz sürmek gibi teknikleri geliştirmek için. Özellikle bitki ve hayvan türleri ve izleri hakkında bilgi birikimi geliştirebilmek için.
Uzun zamandır aklımızda olan Serdar Kılıç’ın dağ evine gitmeyi listenin ilk sırasına yazmıştık.
Hayranlık duyduğum çok az insan vardır. Serdar Kılıç kesinlikle onlardan biri.
Yıllar önce dağ evini inşa edişini hafta hafta, bölüm bölüm seyretmiştim.
Sonrasında Doğadaki İnsan serisi ile birçok bilgi ve tecrübesini bizim gibi doğaseverlerle paylaştı ve paylaşmaya da devam ediyor.
Ustanın en büyük eserini gözlerimizle görelim dedik.

Gökhan sabah gelip aldı beni, kahvaltı edip yola çıktık. Yaklaşık 3 saat sonra hedefe vardık.
Planımız aracı asfalta yakın bir yere bırakıp dağ evinin bulunduğu yere kadar yürümek.
Ama önce yakındaki köye uğrayıp ufak tefek alışverişimizi yapalım dedik. İlk köye girince evin yerini teyit etmek için bir köylüyle sohbet etmeye başladık. Bize karşı önce biraz ters konuştu. Sonrasında konuştukça açıldı ve neden mesafeli durduğunu açıkladı.
Dağ evine gitmek için bu köye gelen insanlara artık kimse evin yerini tarif etmek istemiyormuş. Çünkü eve çok zarar verilmiş. Evin içinde ateş yakanlar, yanlış yazmadım, tamamı ahşap olan bir evin içinde zeminde ateş yakmaya kalmışlar, evin içini tuvalet yada fuhuş için kullananlar, hatta evin dışındaki belki 100 yıllık dev ağacın gövdesinin yarısını yakacak kadar gözü dönmüş hayvanlar yüzünden halk da kendince hem çevreyi hem evi korumaya almış.
Belli ki Serdar Kılıç bölgede sevilen biri. Halk da onun katkısının farkında. Bu nedenle ona destek oluyorlar. Bizi biraz süzüp biraz da konuştuktan sonra onlar gibi olmadığımıza kanaat getirip paylaştı bilgileri.
Gerçi biz evin yerini biliyorduk, sadece teyit etmek istemiştik.
Yukarıdaki sebeplerden dolayı ben de eve ulaşımı anlatmıyorum.



Alışverişi tamamlayıp, yürüyüşe başlayacağımız yere arabayı bıraktık. Yaklaşık 1,5 saatlik bir yürüyüş sonunda evin girişine ulaştık. Eve giden yola bir bariyer ve güvenlik kamerası yerleştirilmiş. Güvenlik kamerası tahrip edilmiş bariyer ise büyük bir engel değil, sadece yolu araç geçişine kapamak için. Yürüyerek geçmem mümkün. Ev, bu bariyerden bir kaç yüz metre ileride ama görünmüyor.
Yolun girişinde bir köylü orman işleri için ağaç kabuğu ve dal sıyırıyordu. Onunla biraz sohbet ettikten sonra eve doğru yürümeye başladık. Girişe geldiğimizde içeride çoban köpekleri gördük. Yaklaşmamıza izin vermediler öncesinde ama sonra orman işçisi, onun köpekleri ve koyunları olduğunu söyleyince rica ettik, köpekleri çekti. Biz de eve giden yola girebildik.

Eve varınca orada çalışan işçiler gördük. Ev TV de göründüğü kadar güzel ama etrafına TV de görünmeyen bazı eklemeler yapılmış. Tam karşısına, gelen misafirler için lokanta misafir kafeteryası  gibi bir yer yapılıyor. Ayrıca birkaç küçük kabin de eklenmiş. Tuvalet, depo vs. gibi eklentiler var. Yani sadece ev değil. Ev, etrafına kendi yapılarını da oluşturmuş. Evin özelliğini kaybetmeye başlamasına sebep olsa da çalışan işçilerin anlattığı bazı şeyler, bir takım protokol taleplerinin geldiğini ve eklentilerin o yüzden yapılmasının gerektiğini söylediler. Bu konuda yazılıp söylenecek bazı şeyler olabilir elbette ama sanırım bunu irdelemenin çok da gereği ve anlamı yok. Ne demek istediğim belli olmuştur sanırım…






Birkaç hatıra fotoğrafı çekip etrafı inceledikten sonra oradan ayrılıp orman içinde yürüyüş yaptık. Uygun bir yerde kamp ateşi yakıp, sucuk ekmek ve kahve eşliğinde karımızı doyurduk.



Etrafı iyice temizleyip toparlandık ve gün batımına kalmadan dönüşe geçtik. Önce orman içinden yürüyüp geldiğimiz yolu bulduk ve geriye yürüdük. Dönüşümüz de yaklaşık 1,5 saat sürdü.
Yolda bol bol odun kamyonu gördük. Demek ki daha yükseklerde bolca orman işletmeciliği yapılıyor. Arabayı yol kenarında bıraktığımız için, her ne kadar iyice kenara ve geniş bir yere bırakmış olsak da, acaba kamyonları engelledik mi diye meraklanmadık değil… Eğer kamyonlar geçemediyse arabaya zarar vermiş olabilirler diye meraklandık. Neyse ki bir sıkıntı olmamış. Araba sağ salim yerindeydi. Eşyaları yerleştirip yola çıktık ve 3 saat sonra ilk günübirlik doğa yürüyüşümüzü tamamlamış olduk.


Kasım 2018



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bozcaada ve tütsülenmiş Burak

Balaban'da trekking

Kındıracı İnönü