Büyük Kemikli
Covid 19 kâbusu beklendiği gibi geri dönmüştü. Herkes tedirgindi, kısıtlamalar ve sokağa çıkma yasakları yeniden gündemdeydi. Belki de yeni bir kamp için son fırsattı. Hava durumu da iyice sapıtan doğanın azizliğiyle yaz gibiydi.
Gökhan, Burak’la konuşmuş ve sadece dalış odaklı bir kamp
yapalım demişler.
Gitmek istedikleri yer ise Büyük Kemikli burnu. Dalış için
gerçekten harika bir yer. Gelibolu Milli Parkı’nın batı sahillerinde bir burun.
Kayalık bir sahil ve denizin içinde bolca uygun av merası var. Mevsim sebebiyle
balık için de uygun ama havalar henüz soğumadığı için balık olmama ihtimali de
yüksek. Etraf tek kelime ile çorak. Bitki örtüsü çalıdan ibaret ve en yükseği
diz hizasına geliyor. Normalde kamp için berbat bir yer ama mevsim için uygun.
Covid 19 önlemleri kapsamında yol boyunca arabada maske
takmaya ve ayrı çadırlarda yatmaya karar verdik.
Sabah erken Burak’ın Duster ile beni almaya geldiler. Hemen
yola çıktık. Bol bol arabalar ve arazi araçları hakkında karşılaştırmalı, tahminlere
dayalı güzel sohbetlerle nasıl olduğunu anlamadan Melih Öge’ye geldik.
Çorbalarımızı ve çaylarımızı içip yol devam ettik.
Keşan’a gelince Edirne kavşağındaki büyük Migros’tan kamp
alışverişimizi tamamladık. Bolca yemek ve 2 şişe şarap aldık. Sonra Keşan içine
girip bir çuval odun aldık. Gideceğimiz yerde yakacak kuru odun veya dal
bulmanın imkansız olduğunu bildiğimiz için hazırlıklı gitmek lazımdı.
Mekana varınca etrafta bir iki tur attık, en uygun kamp
alanını bulmak için. Sonra bir patikadan biraz içeri girince hoş bir küçük koy
ve yanındaki düzlükte kampı kurmaya karar verdik.
Kamp alanı |
Gökhan hemen hazırlanıp dalışa gitti. Biz de Burak’la kampı kurduk. Denize yakın masamızı ve sandalyemizi yerleştirdik. Biraz yukarı arabanın yanına da çadırları kurduk. Zemin sert olduğu için çadırlar yeterince sabitlenmedi ki bunun etkilerini en çok yaşayan Gökhan oldu.
Gün batımı |
Akşama doğru aldığımız odunları ince ince bölmeye başladık. Önceden 20-25 cm parçalara ayrılmış odunları baltalarımızı kullanarak dikine 4-5 parçaya böldük. Böylece daha kolay tutuşacaklardı. Hatta işimiz daha da kolay olsun diye mangal yakmak için kullanılan jellerden de almıştık. Yemek için ayrıca mangal kömürümüz de vardı zaten. Ama pek de kolay olmadı. Belli ki odunlar yağmur altında kalmışlar ve bir miktar ıslanmışlar. Bu da tutuşmalarını epey zorlaştırdı.
Ateş kendine geldi |
Bir yandan yemek hazırlığı bir yandan ateşle mücadele ederek akşamı ettik ama sonunda odunlar tutuşmaya başladı. Ateş canlı kaldıkça odunlar yavaş yavaş kurudu. Sonunda istikrarlı yanan harika bir ateşimiz oldu.
Ateşi halledip yemeği de yiyince harika bir gece manzarası
olduğunu fark ettik. Son yıllarda gördüğüm en temiz ve açık gökyüzüydü. Nefis
bir dolunay olduğu için etraftı rahatlık görebiliyorduk. Arada büyük bulut
parçaları gelip gitse de dolunaya rağmen tüm yıldızlar ve gezegenler çok net
seçilebiliyordu. Sonra oturup bir sürü gece fotoğrafı çekmeye başladık.
Harika akşamdan nefis kareler |
Ateş, şarap, muhteşem gökyüzü, harika arkadaşlar ve bolca sohbet. Daha iyisi olamazdı…
Gecenin ilerleyen saatlerinde lodosla karışık bir fırtına
başladı. Gökyüzü iyice açıldı hava da ılıklaştı.
Geç saatlere kadar oturduk ve yatmaya karar verdiğimizde
fırtına şiddetlenmiş ve çadırlar açıkta kaldığı için baya sallanmaya
başlamışlardı. Hem şiddetli rüzgarın salladığı çadır hem de midemde oluşan ekşime
yüzünden neredeyse hiç uyuyamadım. Bir ara yağmur da yağdı, çok uzun sürmedi
ama yağmur azalınca çadırdan dışarı bakmak için başımı çıkardığımda gördüğüm
manzara nefesimi kesti. Ayın önünü devasa bir siklon bulutu kaplamıştı. Bir
mantar bulutu gibi yuvarlak şekilde tam üzerimizdeydi ve 360 derece ufuk
çizgisi apaydınlık parlıyordu. Kapkara bulut kütlesinin ardındaki ay, bulutun
ardından göğün kalan kısmını aydınlattığı için yatay doğrultuluda ufuk çizgisi
parlıyordu. Sanki elinde şemsiye tutmak gibi. Yağmur hala az olsa da devam
ettiği için çadırdan çıkamadım. Resim de çekemedim. Gökhan’a seslendim ama
cevap vermedi. Uyuduğunu düşündüm ama sabah öğrendim ki meğerse o da bütün
geceyi uykusuz geçirmiş. Zemin sert olduğu için çadırları iyi sabitleyememiştik. Gökhan’ın çadırının kazıklarından biri
yerinden sökülmüş. Rüzgar da yön değiştirip tam o köşeden esmeye başlayınca
çadır o uçtan havalanmaya başlamış. O da bütün gece çadırı yerinde tutmak için
mücadele vermiş.
Burak’ın çadırı, lahit tipi, yere yakın ve kısa çubukları var. Yüksekliği bel hizasına bile gelmiyor. O yüzden de çok sağlam. O bütün geçeyi rahat geçirmiş. Ne rüzgarı hissetmiş ne de yağmuru.
Sabah yarı sersem kalktık. O zaman Gökhan’ın da bütün geceyi
uykusuz geçirdiğini anladım. Gecenin berbatlığının etkisiyle epey bir süre
kendimize gelemedik.
Güzel bir akşam üzeri |
Kahvaltımızı hazırlayıp, yedikten sonra toparlanmaya başladık. Akşamki fırtına yüzünden bütün çöplerin etrafa dağıldığını fark edince, önce bir mıntıka temizliğine giriştik. Çöpleri toplayınca artan yiyeceklerimizi bize kamp boyu arkadaşlık eden köpeğe verdik. Bayağı da sevimli bir sokak köpeğiydi.
Toparlanıp buruna doğru yola çıktık. Gökhan hazırlanıp dalışa başladı. Burak ise istemedi girmek. Biz de dik tepeden sahile doğru inip, kayaların üzerinde sohbet ederek Gökhan’ı bekledik. Birkaç saat sonra eli boş döndü.
Hemen arabaya binip dönüş yoluna geçtik. Keşan’a kadar
durmadık. Migros AVM’de yemek için mola verdik. O aranın çoğunu akşamın
uykusuzluğu ve mide ekşimesi sebebiyle arka koldukta uyuklayarak geçirdim.
Bir şeyler atıştırıp az uykuyu da alınca, Keşan – İstanbul arası
havadan sudan sohbet ederek geçti.
İstanbul’a varınca önce beni bıraktılar. Evin önünde de
biraz laflayıp ayrıldık.
Sonrasında zaten kısıtlamalar yeniden başladı. Tüm restoranlar, kafeler vs. kapandı. Üstüne hafta sonu tüm gün ve hafta içi içinse akşamları sokağa çıkma yasağı konuldu.
Bakalım bir sonraki ne zaman? |
Böylece birbirimizi aylar boyunca göremeyeceğimiz, dolayısıyla da kamp falan yapamayacağımız bir döneme girmiş olduk.
Muhtemelen değil kamp yapmak, boğazda güzel bir yemek yada
arkadaşlarla birkaç kadeh bir şeyler
içmek
için bile aylarca beklememiz gerekecek.
Ne diyelim. Allah hepimize önce sağlık sonra sabır versin J
Kasım 2020
Yorumlar
Yorum Gönder